MANAVGAT'TA GEZİLECEK YERLER
Palm-Beach-Blog-wrapper

MANAVGAT'TA GEZİLECEK YERLER


MANAVGAT’TA GEZİLECEK YERLER

Doğal güzellikleri ile kendisine hayran bırakırken ev sahipliği yaptığı onlarca medeniyetin binlerce yıllık tarihinin izlerini saklayan ve Akdeniz’in en güzel plajlarını keşfetme olacağı sunan Manavgat, farklı tatil beklentisine sahip olanların bir arada harika zaman geçirebileceği değerli lokasyonlardan birisi. Türkiye’nin en popüler tatil lokasyonları arasında yer alan Manavgat, 60’lı yıllardan bu yana turizmin gözde merkezleri arasında yer alıyor. Tatilinde sadece deniz, kum ve güneş isteyenlerin, farklı medeniyetlerin tarihlerini yakından görmek isteyenlerin ya da adrenalin sporlarıyla dolu bir tatil yapmak isteyenlerin beklentilerine cevap veren bu merkez çok uzun yıllar boyunca popülerliğini koruyacak.

Manavgat Şelalesi

Türkiye’de şelale denildiği zaman Manavgat ve Düden Şelalesi akla ilk gelen iki lokasyondur. Manavgat Şelalesi bu bölgede tatil yapmayı düşünen kişilerin mutlaka ziyaret etmesi gereken yerler arasında yer almaktadır. Harika bir doğal güzelliği keşfetmek yeşilinin binbir tonuna çok yakışan su ve kuş seslerinin yadını çıkarmak için mutlaka bu güzelliği görmek gerekiyor. Doğa ile baş başa zaman geçirmek, kafa dinlemek ya da sadece keşfetmek için gezilebilecek şelalenin olduğu lokasyonda pek çok kafe ve restoran da bulunuyor. Yeraltı sularının beslediği Manavgat Nehri’nin falezlerden dökülmesi sonucunda oluşan şelalenin harika bir doğal dokusu var. Şelaleye giriş sembolik bir ücretle yapılır. Nisan itibarıyla sezonu açan bölgede ekim sonuna kadar ziyaretler devam ediyor. Şelalede pek çok canlı türünü yakından görmek de mümkün.

Şelale denildiği zaman akla gelen görüntü oldukça yüksekten dökülen sular olsa da Manavgat Şelalesi’nin döküldüğü falez sadece 4 metre. Ancak nehrin sahip olduğu debinin çok yüksek olması şelalenin görüntüsünün çok etkileyici olmasına neden oluyor.

hb_b_18093359_l-b_16_9_1560322183-880x495.jpg (880×495) 

Titreyen Göl

Farklı efsanelere konu olan muhteşem doğası ile insanı kendine hayran bırakan Titreyen Göl’ün gerçek hikâyesi efsaneleri kadar çekici gelmese de burayı ziyaret etmek oldukça keyifli bir deneyim olacaktır. Göl suyunun çok durgun olması sebebiyle en ufak bir esintide üst yüzeyin titremeye başlaması bu doğa harikasının büyük sırrı. Oysa efsanelerden birisi gölde avcılar tarafından vurulmaya çalışılan ördekleri kurtarmak isteyen bir balıkçıya ördeklerin yardım etmek için kanat çırpması sonucunda gölün sularının sürekli olarak bu şekilde kaldığı yönünde. Efsanesi gerçeğinden keyifli olan bu doğa harikası temiz hava almak ve bölgenin doğal dokusunu görmek için harika bir seçenek.

Altınbeşik Mağarası

İçerisinde Türkiye’nin en büyük Avrupa’nın ise en büyük 3. yeraltı gölü bulunan bu mağara, görülmeye değer doğal yapılardan birisi. 125 metre uzunluğunda ve yer yer 15 metre derinliğindeki gölde yüzmek yasaktır. Kış ve ilkbahar mevsimlerinde yağış sebebi ile kapanan mağara yaz ve sonbahar aylarında ziyarete açıktır.

Side

Yaz tatilinde çok sık tercih edilen, antik dönemlerden kalma bir belde olması sebebiyle her zaman keşfetmeye değer unsurların yer aldığı Side mutlaka ziyaret edilmesi ve zaman geçirilmesi gereken bölgeler arasında yer almaktadır. M.Ö. 7 yüzyıla kadar tarihi takip edilebilen ancak bundan çok daha eski bir geçmişi olduğu düşünülen Side Lidya, Pers, Roma, Selçuklu gibi pek çok imparatorluğun hakimiyeti altında kalmıştır. Side kelime anlamı “Nar” olması sebebiyle bu kelime üzerine bölgede yapılan araştırmalarla birlikte tarihinin Hititlere kadar dayandığı düşünülen bir yerleşkedir.

Bir efsaneye göre doğa ve verimlilik tanrıçası Side ve kızı Manavgat (Melas) kıyılarına çiçek toplamak için giderler. Kızı için oldukça göz alıcı renklere sahip bir çiçek koparan Side bir anda kıpırdayamaz ve ayakları ağaç köküne dönüşür. Side’nin kopardığı çiçeklerin insanların koruyucusu olan bir tanrıçaya ait olduğu rivayet edilir. Yaptığı hatayı anlayan Side, “Kan renginde meyveler verip, yaşamın simgesi olacağım. ” der. Efsaneye göre Side, nar ağacına dönüşmüştür ve bölgenin simgesi de yüzyıllar boyunca nar olmuştur.

Köprülü Kanyon

Isparta Sütçüler’de başlayan ve Antalya’da denize dökülen Köprüçay’ın vadisi olan Köprülü Kanyon özellikle adrenalin sporlarına meraklı olanların mutlaka ziyaret etmesi gereken lokasyonlardan birisi. Sezonda her gün yaklaşık olarak 5.000’den fazla insanın rafting yaptığı kanyon sahip olduğu doğa güzelliklerle dikkat çekmeyi başarıyor. Köprülü Kanyon Millî Parkı da akan çayın çevresinde yer alıyor ve Manavgat’a tatil yapmak için gidenlerin ilgisini çekmeyi başarıyor.

Türkiye’nin en uzun kanyonu olma unvanını elinde tutan ve toplam uzunluğu 14 kilometre olan Köprülü Kanyon’da aynı zamanda peri bacalarını andıran oluşumların yer almaktadır. Köprülü Kanyon Milli Parkı içerisinde dağ keçisi, tilki, porsuk, kurt, tavşan ve ayı gibi hayvanlara ev sahipliği yapmaktadır. Özgün bitki örtüsü ve pek çok canlıya ev sahipli yapmasının yanı sıra millî park içerisinde pek çok tarihi yapıya rastlamak da mümkündür. Zeus Tapınağı, Selge Antik Şehri Tiyatrosu, ve Artemis Tapınağı gibi tarihî yapıları görmek için bu bölgeyi ziyaret etmek gerekmektedir.

Manavgat ve çevresi hem tarihi hem de doğal güzellikleri ile herkesin beğenisini kazanacak özel bir tatil lokasyonu. Bu lokasyonda hayallerinizdeki tatili yapabilmek için her beklentinizi en konforlu ve kaliteli şekilde karşılayacak bir konaklama seçimi olarak Euphoria Palm Beach Resort’u mutlaka değerlendirmelisiniz. Çocukların gün boyu keyifli aktivitelere katılacağı, yetişkinlerin istedikleri konforu kolayca elde edebilecekleri, macera tutkunlarının bir an sıkılmayacağı, keşif meraklılarının ise her anı dolu dolu yaşayabileceği otelimizde hiç unutamayacağınız hatıralarla dolu bir tatil deneyimi sizi bekliyor.